15 Ekim 2011 Cumartesi

YEPYENİ BİR GALATASARAY




"Amacımız İngilizler gibi toplu halde oynamak, bir renge ve isme sahip olmak, Türk olmayan takımları yenmek" parolasıyla yola çıkan Ali Sami Yen 1905 yılının ekim ayında Galatasaray 'ı kurdu. Temelleri Mektebi Sultaniye (1868) zamanında atılan  günümüzdeki adıyla Galatasaray Lisesi bünyesinde birçok futbolcu yetişmiştir.

Gücünü geçmişteki bağlarından alan büyük Galatasaray camiası özellikle geçtiğimiz mayıs ayında yapılan son kongreden sonra yeni yapılanmasıyla dikkatleri üzerine topladı. Seçilen yeni başkan Ünal Aysal ve yönetim kurulu üyeleri kabus gibi bir sezon geçiren başta futbol olmak üzere diğer spor dallarında da yeni bir yapılanmaya giriştiler. Seçildiği kongrenin ardından her branşta başarı sözünü veren Ünal Aysal ilk olarak futbol külübün başına Galatasaray'la özdeşleşmiş bir isim olan Fatih Terim'i getirmiştir. Terim  sözleşmesini imzaladıktan sonra basına vermiş olduğu demeçte '' Benim için her zaman asıl olan Galatasaray'dır.'' cümlesiyle Galatasaray'a vermiş olduğu değeri bir kez daha tüm Türkiye'ye göstermiştir. Bu doğrultuda Galatasaray futbol takımında başlayan geniş çaplı operasyon sonucunda 16 futbolcu gönderilip yerlerine kendilerini kanıtlamış 12 futbolcu transfer edilmiştir. Başlayan yeni sezonda rakiplerine kurmuş olduğu kadroyla, oyandığı futbolla ciddi bir ekilde gözdağı vermektedir.


Galatasaray yönetimi, futbol şubesinde yapmış olduğu büyük yatırımları diğer spor branşlarında da yaparak kendi camiasına ve taraftarlarına kötü geçen sezonun ardından çok büyük bir heyecan vermektedir.

İSTANBUL


Bir sevda misali İstanbul hayatı anlatır insanlara. İstanbul eskilerden beri bir cazibe merkezi olarak herkesin hayalini süsler. Gelişen teknoloji, modernleşen hayat İstanbul'u da değiştirdi.

Kalabalık bir yapıya bürünen İstanbul, devasa binalarıyla, büyüyen ekonomisiyle dünya devlerinin arasında kendine yer edinmek istemektedir. İstanbul birçok avantajının yanısıra dezavantajlarıyla da yaşayan nüfusa gözdağı da vermektedir. Bitmeyen trafik çilesi, koşturmacalı dinamik yapısı hepimizi yormaktadır. Aslında İstanbul kolay bir şehir hiç olmadı olmaya da niyeti yok. Çünkü o Bizans'ın sembolü, Osmanlı'nın şanıydı. Bu kadar büyük imparatorlukara ev sahipliği yapmış olan İstanbul bırakın da biraz bize naz yapsın. Elde etmek bazı şeyleri oldukça zordur ama İstanbul'u elde etmek daha da zor.

İstanbul'un bir taşına tüm Acem mülkünü feda eden şairlerden tutun da bu şehre adanan hayatlara kadar birçok sanatçıyı şehrin silüetinde görmek mümkün. İki kıtayı birbirine bağlayan tek şehir olan İstanbul, boğazıyla dünyayı kendisine hayran bırakmaktadır.

Son olarak İstanbul'u anlamak için balık ekmeğin dumanını da yutmanız lazım.

YAŞAMAK

Her insanın en tabi hakkıdır yaşamak. Dünyada bulunan yaklaşık yedi milyar insan bir şekilde yaşamaya çalışmaktadır. Özellikle Afrika kıtasında yaşanan son gelişmeler dünya kamuoyunun dikkatini bir nebze de olsa Afrikalılara çekti. Burada önemli olan bir noktaya değinerek Afrika kıtasının yüzyıllardır vermiş olduğu bu yaşam savaşına vurgu yapacağım.

Dünya üzerinde silah ticareti ve askeri harcamalar birçok ülkenin gayrisafi yurtiçi hasılasında dikkate değer oranlarda yapılmaktadır. Afrika kıtasında Eritra ve Burundi ülkelerinin askeri harcamaları eğitim ve sağlıktan daha fazladır. Afrika'da beş yaşına ulaşamadan yetersiz beslenme ve fakirlikten ölen çocuk sayısını biliyor musunuz? Günde 27,000'in üzerinde... Bu kadar çocuk yaşamayı hak etmiyor mu ya da bu kadar yozlaşmış bir düzen insanlarına yaşamayı çok mu görüyor? Bu arada silah ticareti yapan iki önemli ülkeyi belirtmemiz de gerekir: ABD ve Rusya.

Sizce problem nerede?